Düzenli bir şekilde yemek yiyor ve hâlâ açlık hissinizin kaybolmadığını ya da sık sık acıktığınızı hissediyorsanız bunun birçok sebebi olabilir. Yemek yemek vücudumuzun temel ihtiyaçlarından biridir. Günü iyi bitirmenizi sağlayan tükettiğiniz besinlerden aldığınız enerjidir. Vücut enerjisini, tükettiği besinlerden karşıladığı için yemeklerden birkaç saat sonra ara öğün yapılmadığı takdirde acıkma hissinin oluşması oldukça normaldir. Ancak yemek yenildikten hemen sonra oluşan acıkma hissi tehlikelidir ve altında başka sağlık sorunları yatabilir. İşte sık sık acıkmaya yol açan 4 sağlık sorunu…

Neden sık sık acıkıyorsunuz?
1. İnsülin direnci
İnsülin pankreasın beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Pankreas, kanda artan glukoz seviyelerini telafi etmek ve hücrelerde oluşan direnci kırmak için sürekli daha çok insülin üretir. Glikozun yani şekerin hücre içine girmesini sağlayarak kandaki şeker düzeyinin azalmasını sağlar. İnsülin direnci olan kişilerde insülin glikozu hücre içine alamaz ve buna bağlı olarak kan şekeri yükselmeye başlar. Bu durum açlık hissine, halsizlik ,sürekli tatlı yeme gereksinimine ve yorgunluğa neden olur.
2. Reaktif hipoglisemi
Reaktif hipoglisemi, her zaman dış etkenlere bağlı olarak oluşmamaktadır. Yemeklerden sonra oluşan halsizlik, gün içerisinde sürekli tatlı tüketmek istemek, el ayak titremesi, uzun süre açlıkta sinirlilik hali gibi durumlar yaşıyorsanız hipogliseminin nedenlerinden olabilir. Düzensiz ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmek, stres ve fazla kafein tüketimi, reaktif hipoglisemiyi tetikler.
3. Hipotiroidi
Hipotiroidi, tiroit bezinin az çalışmasına bağlı olarak tiroid hormonlarının az salgılanmasıdır. Bu hormon yetersizliğinde metabolizma yavaşlar ve vücutta ağırlık artışına meydana gelir. Vücutta yağlanmanın artması ve yanlış beslenmeye bağlı dirençle birlikte hipoglisemi gelişir. Bu durum sık acıkmaya yol açar.
4. Uykusuzluk ve stres
Günümüzde pek çok insanda meydana gelen uykusuzluk sorununa aynı zamanda fazla acıkma atakları da sebep olabilir. Yetersiz uyuyan kişiler, iştahlarını çok daha zor kontrol altına alırlar bunun yanı sıra daha zor doyma hissine ulaşırlar. Aynı zamanda yapılan çalışmalarda yorgun ve uykusuzken yüksek yağ ve kalorili besinleri tercih etme olasılığının daha fazla olduğu söylenmektedir.
Endişeli ya da gergin olduğunuzda vücudunuzda kortizol adında bir hormon salgılanır ve bu hormon açlık duygusunu daha çok hissetmenize neden olur. Stres altındaki pek çok insan, yüksek şeker ve yağ ya da her ikisini de içeren besinleri tüketmeyi tercih etme eğilimindedir.

Beslenme ve bağırsak sağlığı hakkında bilmesi gerekenler
Bağırsak sağlığı tehlikeye girdiğinde, büyük sağlık sonuçlarıyla karşılaşabiliriz. Sindiriminizin sürekli devam etmesi için beslenmenize dikkat etmeniz gerekir. Araştırmacılar bu konuda; “bağırsakları iyileştirirsen kendini iyileştirirsin” der. ABD’de en az 70 milyon insan en bir tür sindirim hastalığından muzdariptir ve sindirim sorunları tüm sağlık harcamalarının yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır.
Çalışkan bağırsak sistemi, zararlı maddelerin girişini önlerken besinlerin ve suyun vücuda girmesine de izin verir. “Siz” ve dış dünya arasında seçici bir engeldir. Ancak stres gibi sıkıntılı bir durumda, bu sistem savunma işlevlerinde rahat hareket edemez. Bunun yerine, tehlikeli bileşiklerin vücuda girmesine neden olur. İşte beslenme burada devreye girer. Doğru beslenme, koruyucu rolünde bağırsakları güçlendirerek vücudun genel sağlığı ve refahını iyileştirir.
Bağırsak sağlığı için çalışkan bağırsak bakterileri
Bağırsağınızda vücudunuzdaki hücrelerden daha fazla bakteri vardır. Bakteriler zararlı veya yararlı olarak sınıflandırılabilir. Yararlı bakteriler bağırsağımızdaki meşgul turistler gibidir. Gelip giderler. Kalıcı bir kaynağı yok, bu nedenle canlı bir bağırsak sistemi için onları sürekli olarak diyet yoluyla yenilemeniz ve bağırsak dinamiğini korumanız gerekir.
Bağırsak bakterilerimiz yaşa, cinsiyete, diyete, coğrafyaya, hijyene, strese ve ilaç kullanımına göre değişiklik gösterir. Doğum metodu (sezaryen doğum, vajinal doğum) ve ilk gıdalar (anne sütü ile formülize besinler) bağırsaklarımızda hangi bakterilerin kolonize olduğunu belirler. Bunun yanında, anne sütü “immünolojik bir varlıktır” yani savunma sisteminin en temel yapıtaşlarından birisidir ve genellikle yararlı bakterilerin sayısını artırır.
Yararlı bağırsak bakterileri, vitamin (B12, K, B6, B5, B3, folat ve biotin) üretmeye, minerallerin emilimini artırmaya, patojenlerle savaşmaya, yiyecekleri sindirmeye ve ilaçları metabolize etmeye yardımcı olur. Hatta toplam vücut metabolizmasını etkilerler!

Yararlı bakterileri dengelemek
Antibiyotik kullanmak bağırsağınızdaki yararlı bakterileri ortadan kaldırarak maya (Candida albicans) büyümesi için ideal bir ortam yaratabilir.
Azaltılmış faydalı bakteriler, düşük demir seviyeleri ve / veya düşük karbonhidrat diyeti ile de ortaya çıkabilir. Aynı zamanda, aşırı karbonhidrat tüketimi, SIBO olarak da bilinen ince bağırsak bakteriyel aşırı büyümesine (kötü tür) katkıda bulunabilir. Bu nedenle, SIBO’dan muzdarip insanlar için, sınırlı bir karbonhidrat ve daha yüksek protein / yağ diyeti faydalı olabilir.
Sağlıklı günler dileriz 😊